8 Mayıs 2009 Cuma

İç Salgı Bezi Sistemi ve Hastalıkları

Bedenin iç salgı bezleri, ürettiği hormonları doğrudan kana karıştırır. Böy­lece hormonlar en kısa zamanda bedenin tüm hücrelerine ulaşabilirler. Be­denin ruhsal ve fiziksel fonksiyonlarının kontrol altında tutulması, sistem­ler ve organlar arası dengenin korunması, hücre işlevlerinin kontrol edilme­si, dokuların beslenmesi ve yenilenmesi, atıkların vücuttan atılması ve bü­tün bu işlemlerin düzenli bir şekilde sürdürülmesi hormonlar vasıtasıyla ya­pılır.
Sağlıklı olabilmek için kusursuz işleyen ve birbiriyle uyumlu bir iç salgı sistemine sahip olmak gerekir. Bir tek salgı bezinin işleyişindeki bozulma, bütün bezlerin ve bedendeki tüm işlemlerin dengesini etkiler. Tek bir sal­gı bezinin tedavisiyle uğraşmak boşuna zaman geçirmektir. Dolayısıyla böyle bir tedavi mümkün değildir.
Diyabet Şeker hastalığı
Diyabet, dünya nüfusunun % 2.5'ini olumsuz etkilemektedir. Her yaşta ortaya çıkabilen ve yaşam boyu süren şeker,- aşırı su içme ve yemek yeme, sık acıkma, sık idrara çıkma, yorgunluk ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. İstatistiklere göre, en yüksek ölüm nedeni olarak görülen hastalıkların hazırlayıcısı olan diyabet, iyi tedavi edilmediğinde yaşamsal organlarda ciddi ve kalıcı hasarlara yol açar. 40 yaş altında kalp krizi geçiren kişi-lerin yüzde 51'inin kan şekerinin yüksek olduğu tesbit edilmiştir.
Vücudumuz yediğimiz gıdaların çoğunu karaciğerde şekere yani glikoza dönüştürür. Üretilen şeker kısmen karaciğerde depolanır, kısmen kana karışır. Pankreas tarafından üretilen insülin hormonu da kana karışır. Kandaki şeker insülin ile birleştiğinde karbonhidratların 3. hazmı tamamlanmış olur. İnsülin, şekeri bütün vücut hücrelerine taşır. Hücrelere sinyal göndererek kandaki şekerin hücrelere girmesine izin vermesini ister. Hücreler kapıları açar ve şekeri içine alır. Hücrelere giren şeker, hücrelerdeki enerji santrallerine gönderilir. Bu enerji santrallerinde şekerden, vücudun yapma­sı gereken işler için enerji üretilir. Böylece karbonhidratların 4. hazmı da tamamlanmış olur.
Öyleyse şeker hastalığı karbonhidratların 3. hazmının yetersizliği veya hiç olmaması ile bağlantılı olmalıdır. Diyabet hastaları iki grupta toplanır: 1. Tip Diyabet insüline bakımlı olan diyabettir.
Bu tip diyabet, her 10 diyabet hastasının birinde görülür, genç yaşta başlar ve derin pankreas bozukluklarından kaynaklanır. Bu hastalarda pan­kreas çok az insülin üretir ya da hiç üretmez. Modern tıptaki tedavisi insülinle başlar. Bu tip diyabetin belirtileri: Sık ve çok acıkma, çok su içme, sık ve çok miktarda idrara çıkma, hızlı kilo kaybı. Bu belirtiler genellikle aniden başlar.
1. Tip Diyabetin Tedavisi:
İki yıldan az insülin kullanan, az miktarda da olsa da, vücudu insülin üretebilen 1. tip diyabet hastaları sağlıklarına kavuşabilirler. Ancak yıllarca insülin tedavisine bağlı kalan hastalar için durum aynı değildir. Bu durumda karşımıza hastalıktan önce vücudun yıllarca kullandığı insüline bağımlılık sorunu çıkmaktadır.
İnsülini azaltmak veya insülinden kurtulabilmek için, önce yemek düzeni yoluna koyulmalıdır. Pişmiş yemekler yerine çiğ sebze, karpuz ve meyve tercih edilmeli, doğal karpuz, kara üzüm, kırmızı üzüm veya incir yemek olarak, hiçbir şeyle karıştırılmadan yenmelidir. Bu şekilde beslenenler daha az miktarda insüline ihtiyaç duyarlar. ("Hastalıkların sebepleri" ve "Yiyecekler ve içecekler" bölümlerine bakınız.)
Genç hastalar karaciğer, kan ve böbrek temizlemesi gibi gerekli temizlemeleri yaptıktan sonra, kendini açlığa alıştırmalı ve insülin dozunu azaltmalıdırlar. Açlık yapmaya 12 saatten başlayarak, önce 24 saat, sonra 36, 48, 60, 72 saate kadar uzatılmalıdır. Daha sonra da her hafta 1 günlük ve her hicrî ayın 13, 14, 15, günleri 3 günlük olmak üzere en az 2-3 yıl açlığa devam edilmelidir. Açlık yapamayanlar belirlenen açlık günlerini yemek yemeden, meyve ve sebze suları ile geçirmelidirler.
Yukarıda belirtilen ilaçlar aynı zamanda gıdadırlar. O yüzden haftanın 3.4 günü mevsimine göre sadece onları gıda olarak kullanmakta büyük fayda vardır.
Bu tip hastaların, böbrek tahribatından ve vücut kireçlenmesinden korunmak için, aslında ömür boyu haftada iki gün olmak üzere devamlı 36 saatlik açlık yapmaları gerekir. Bunu yapamazlarsa, haftada bir gün yapmalı, bunu da yapamazlarsa, haftanın iki gününü sadece meyve ve sebze suyu içerek geçirmeleri gerekir Meyve ve sebze sularının listesi aşağıda verilmiştir. 2 Tip Diyabet insüline bakımlı olmayan diyabettir.
Bu tip diyabet, genellikle erişkin yaşta, kilolu veya obez olan kimselerde ve 10 diyabetli hastadan 9'unda görülen ve insüline bağımlı olmayan diyabettir. Ancak sonradan bu tip diyabet de insüline bağımlı diyabete dönüşebilir.
Bu diyabette pankreas insülin üretir, ancak miktarı yeterli değildir ya da yeterli derecede kullanılmaz. Belirtileri: Sık hastalanma, ciltteki kesik ya da yaraların zor iyileşmesi, sık idrara çıkma, idrarın renksiz ve köpüklü olma­sı, iştahın çoğalması, sık susama, bulanık görme ve yorgunluktur.
Kadınların, hamilelik sırasında kan şekerlerinin yükselmesi, dört kilo­nun üzerinde çocuk dünyaya getirmeleri 2. tip diyabete yatkınlıklarını gös­terir.
İleri yaşlarda başlayan ikinci tip diyabet de kendi içinde iki gruba ayrılır.
Birincisi şeker dengesizliğinden başka birşey değildir ve hastaların büyük çoğunluğu bu gruba girer. Karışık yiyenler, katkılı yiyecekleri tüketen­ler, hidrojenize yağları kullananlar, yemekten sonra meyve yiyenler ve su içenler, yemeği az çiğneyenler, sık yiyenler, çok kahve içenler, ilk önce devamlı olarak hazımsızlık çekerler, sonra da şeker dengesizliği ile karşı karşıya kalırlar. Çünkü karışık yemeklerin parçalanabilmek için ihtiyaç duyduğu enzimler birbirine zıttır. Bu zıt enzimler birbirini yok ederek insülin ih­tiyacını kat kat attırır Bu durumda kanda şekerin çoğalması insülin azlığı ile değil insülin ihtiyacının çoğalmasıyla bağlantılıdır. Bazen sadece yemek alışkanlıklarını değiştirmek bile şeker dengesini sağlamak için yeterli ol­maktadır. Bu tür hastalar beslenme alışkanlıklarını düzeltirlerse, bağırsak tedavisini ve karaciğer temizlemesini yaparlarsa, kimyasal ilaçların kullanımını bırakırlarsa, hacamatları yaptırırlarsa, bir daha şekerleri yükselmez. Hastalığın çabuk ve emniyetli bir şekilde geçmesi için tedavinin kuralları­na sıkıca uymak gerekir.
2. tip diyabet hastalarının ikinci grubunda ise pankreas, doğal insülini normal sınırlar içinde üretmeye devam eder. İnsülin kandaki şekeri hücre­lere gönderir, şekeri tanıtarak girişine izin vermelerini ister. Hücreler ba­zen kapıları açar ve şekeri içeri alır, ancak çoğunlukla "hayır" cevabı vere­rek kapıları açmazlar. Bu durumda şekerin hücrelere girişi azalır ve sonuç­ta şeker kanda birikip çoğalmaya başlar. Bu tip diyabet genellikle 40 yaş üzeri yetişkinlerde görülmekle beraber gençler arasında da gittikçe yaygın­laşmaktadır. Yapay tatlandırıcı içeren hazır katkılı yiyecek yiyenler ve ha­zır içecek içenler, genetiği değiştirilmiş mısır, pirinç ve buğday ürünlerini kullananlar, genellikle bu tip diyabete yakalanırlar. Bu yiyecek ve içecekle­rin şekeri doğal şeker olmadığı için, hücreler onu tanımazlar veya düşman olarak görürler. Daha önce kullanılan doğal hayvani insülinin kuvveti de bu suni şekeri hücrelere sokmaya yetmez. Modern tıp bu diyabeti "insüline direnç" olarak tanımlar ve bu tür hastalara yapay insülin kullandırır. Yapay insülin kapıları kırar, yapay şekeri hücreleri sokar ve hücreleri işgal eder. Bu durumda yapay insülin kullanarak hücreleri tehlikeli yabancıları içeri alma­ya zorlamak, metabolizmanın ve bağışıklık sisteminin kanunlarını çiğnemek zulümden ibarettir ("GMO" bölümüne bakınız.)
Dünyada, insüline direnç gösteren hastalar şu insanlar arasında çoğunluktadır:
· Kan grubu "B" olduğu için GM mısır ürünlerini hazmedemeyen ancak bol miktarda mısır ürünü tüketen Afrika kökenli Amerikalılar,-
· Avrupa ve Amerika'ya göç eden ve genelde kan grubu "B" olan Asyalılar
· Çok GM ürünü kullanan Amerikalılar.
· Yapay tatlandırıcı içeren hazır yiyecek ve içecekleri çok kullanan gençler.
Dünya standartlarına göre yüz kilo şekerin içerisine 1 kilogram tatlandırıcı katılabilir. Ancak Türkiye'de bu oran şu anda yüz kilograma 15 kilog­ram gibi korkunç bir rakamdır. Amerika'dan getirdiği GM mısırlardan tatlandırıcı üreten şirket, Türkiye'deki bu oranı da yeterli bulmamakta ve 15 kilogramdan 45 kilograma çıkarılmasını istemektedir. Şu anda Türkiye'de 486 bin ton yapay şeker üretilmektedir. Türkiye'de şekere katılan tatlandı-cı oranı % 15 iken diyabet bu kadar yaygın ise, % 45'e çıktığında ne kadar artacağını tahmin etmek zor değil.
İnsüline dirençli olan diyabetliler katkılı yiyecek ve içeceklerden, GMO bazlı ürünlerden kesinlikle vazgeçmeli, ilaçları hemen bırakmalı ve aşağı­daki tedaviyi uygulamalıdır. Tedavi çok kolaydır ve başlar başlamaz kan şe­keri düşmektedir.
2. Tip Diyabetin Tedavisi
• Sabah, saat 06-07'de bir bardak limon veya greyfurt suyu, suyla karış­tırılarak içilir. 1-3 diş sarımsak yutulur.
• Acıkınca 50 gr. kırmızı pancar suyu + 150 gr. ıspanak suyu karışımı, ya da 150 gr. semizotu suyu +50 gr. kuru soğan suyu karışımı veya 150 gr. ıspanak suyu + 50 gr. kuru soğan suyu karışımı içmeye başlanır ve öğle yemeğine kadar 2-4 bardak içilir. Her seferinde 1-3 diş sarımsak yutulur.
• Öğlen yemeğinden yarım veya 1 saat önce 3 tane acı badem, 3 tane tatlı badem ile yenir.
• öğlen yemeği (saat 15.00 -16.00) Et, balık veya taze köy yumurtası, salata veya sebze yemeği ile yenir. Yemekle beraber ya da yemekten sonra 1 -5 diş sarımsak yutulur. Sarımsak yerine çiğ soğan da yenebilir.
• Akşam (saat 21.00-22.00) 1-5 diş sarımsak yutulur ve 30-50 gr. halis zeytinyağı + 30-50 gr. limon suyu içilir.
1 kahve kaşığı ısırgan tohumuna veya ısırganotuna, aynı miktarda çö-rekotu ve 1/2 çay kaşığı öğütülmüş zencefil eklenir ve her sabah veya akşam su ile yutulur.
4 hafta boyunca bu beslenme şekline devam edilir. 4 hafta sonra ısırgan tohumu ve sebze suyu yerine yazın vişne, erik, taze incir, üzüm veya kar-Puzdan biri seçilerek yenir.
Bu 4 hafta içinde her pazartesi ve her perşembe 1 günlük açlık yapılır. Her açlık günü de hacamat yaptırılır.
Bunlar kanı temizlemek, pankreası kuvvetlendirmek ve kan şekerini nor­male döndürmekle beraber böbrek ve mesanede kireç ve taş oluşumunu en­geller.
Soğan suyu (taze sıkılmış)
• Her akşam orta boy bir soğanın suyu sıkılır ve aç karnına insülin yerine içilir. Taze veya kuru soğan yemeklerle birlikte çiğ olarak yenir.
Veya
• Orta boy bir soğanın suyu, 150-200 gr. beyaz lahana, brokoli veya karalahana kökü suyu ile karıştırılıp yudum yudum içilir.
Veya
• Orta boy bir soğanın suyu, 150-200 gr. kırmızı pancar suyu ile karıştırılıp içilir.
Kandaki şeker oranını kontrol eden bitki çayları:
• Bir miktar taze zeytin yaprağı katı meyve sıkacağı yardımıyla ezilir. Bu yaprak ezmesi su ile karıştırılıp 15 dakika bekletildikten sonra sü­zülür ve yudum yudum içilir.
• 1 çorba kaşığı ceviz yaprağı bir bardak kaynar suda 20-30 dakika demlenerek süzülür ve bir gün içinde tüketilir.
• 40 tane cevizin iç kısımlarında bulunan perdeler 1 bardak kaynar su ile karıştırılarak 15 dakika demlendikten sonra 2 saat bekletilir ve süzülür. Günde 3 defa birer çorba kaşığı içilir. Kışın ısırganotu ile dönüşümlü olarak kullanılır.
• Böğürtlen yaprağı demlenerek çay yerine içilir veya günde 2-3 defa birer kahve kaşığı, ezilmiş böğürtlen yaprağı yutulur.
• Taze sıkılmış ısırganotu suyunu günde 100-150 gr. içmek, ısırganotu-nu yemek veya salata olarak yemek, günde 1 tatlı kaşığı ısıganotu tohumu yutmak, ısırganotu çayı içmek, ezilmiş kuru yapraklarını yemeklere ve salataya serpip yemek, her mevsimde hiç bırakmadan kullanmak veya sinirliotu sıkarak suyunu içmek, ve tohumunu yutmak kanı temizler, bağışıklık sistemi ve pankreası kuvvetlendirir, kan şekerini normalleştirir.
Diyabet için çok kuvvetli ilaçlar:
• 1 su bardağı çörekotu + yarım bardak tere tohumu + bir bardak nar çekirdeği + bir bardak kurutulmuş beyaz lahana kökü öğütülür, bir çorba kaşığı ince dövülmüş mürri safi karıştırılır ve karışım bitene ka­dar aç karnına günde 2 defa 1 çorba kaşığı alınır. Her 6 ayda bir defa tekrarlanır.
• 10 gr. sinameki + 5 gr. hardal tohumu + 5 gr. kimyon + 5 gr. anason + 5 gr. kişniş tohumu + 15 gr. muşmula veya zeytin yaprağı + 10 gr. çörekotu + 20 gr. karabaş otu karıştırılarak öğütülür, elekten geçirilir ve karışım bitene kadar sabah-akşam 1 tatlı kaşığı yeşil çay veya su ile yutulur. 3-4 ayda bir defa tekrarlanır.
• Her sabah-akşam 1 tatlı kaşığı taze öğütülmüş çörekotu + 20 mg. arı sütü + biraz doğal bal karıştırılır ve aç karnına ağızda eritilip içilir. 1 -2 ay devam edilir. Bu işlem bezleri temizleyip dengeli çalışmasını sağ­lar.
• Isırgan tohumu, böğürtlen yaprağı, ökse otu ayrı ayrı ve taze öğütülerek elekten geçirilir. Sonra 1 kahve kaşığı ısırgan tohumu + 1 çay ka­şığı böğürtlen yaprağı + yarım çay kaşığı ökse otu karıştırılır ve sabah akşam suyla yutulur. 4 hafta devam edilir. Açlık yapamayanlar için meyve ve sebze suyu listesi: Her biri kendi mevsiminde kullanılmak üzere
• 100 gr. soğan suyu + 150 gr. lahana kökü suyu + 50 gr. su karışımı,
• 100 gr. soğan suyu + 150 gr. taze sıkılmış ısırgan suyu + 50 gr. su ka­rışımı,
• 150 gr. havuç suyu + 50 gr. kırmızı pancar suyu + 1 çorba kaşığı may-donoz suyu + 1 çorba kaşığı kereviz yaprağı suyu + su karışımı,
• 150 gr. ıspanak suyu + 50 gr. kırmızı pancar suyu + 1 çorba kaşığı maydanoz suyu + 1 çorba kaşığı kereviz yaprağı suyu + su karışımı,
• 100 gr. ıspanak suyu + 100 gr. kırmızı pancar suyu + 1 çorba kaşığı maydanoz suyu + su karışımı,
• 100 gr. pırasa suyu + 100 gr. kırmızı pancar suyu + 1 çorba kaşığı maydanoz suyu + su karışımı,
• 200 gr. semizotu suyu + 1 çorba kaşığı maydanoz yaprağı suyu + su karışımı,
• Karpuz suyu (çekirdeği ve biraz kabuğu ile beraber),
• Limon suyu + greyfurt suyu + elma suyu + su karışımı
Bu karışımlardan biri veya her seferinde farklı biri günde 1,5-3 litre olmak üzere günboyunca acıktıkça içilir.
Kavrulmamış antep fıstığı ince bağırsakta glikoz emilimini azalttığı, kan şekerinin yükselmesini önlediği için hergün bir avuç yemekte fayda vardır. Her yaz ve kış, ayda bir veya 3 ayda bir sırayla omuzlar, kürek kemik­leri arası, bel ve kuyruk sokumu hacamatlarını yaptırmak,- her kış omurga­ya acı kavun yağı ile kompres yapmak,- her ilkbahar ve sonbahar makada, 2 hafta sonra da ense çukuru altından başlayarak kuyruk sokumuna kadar omurga hattı boyunca 11-21 tane sülük koymak çok iyi gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder